Türk Büyükelçiliği Şam’da Yeniden Açıldı: Türkmenler İçin Umut ve Adaletin Zaferi

Suriye’deki Türkmen halkı, yıllardır Baas rejimi ve terör örgütlerinin zulmüne karşı direnç göstermiş, varlık mücadelesi vermiştir. Ancak Türkiye’nin bölgedeki diplomatik ve askeri başarıları, Türkmenler için adeta bir umut ışığı olmuştur. Bu başarıların sonuncusu, Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılmasıdır. Bu adım, sadece iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi değil, aynı zamanda bölgedeki Türkmenlerin güvenliğini ve haklarını koruma yönünde güçlü bir sinyaldir. Milliyetçi kimliğiyle tanınan İbrahim Murat Gündüz, bu önemli gelişmeyi, “Türk milletinin dirayeti ve adaleti bölgeye barış getirecek. Türkmen kardeşlerimiz, yalnız olmadıklarını bir kez daha hissettiler” sözleriyle değerlendirdi.
Türkmen Halkına Yönelik Zalim Politikalar
Baas rejimi, Suriye Türkmenlerini hedef alarak kültürel kimliklerini yok etmeye ve demografik yapıyı değiştirmeye çalıştı. 2013 yılında rejimin Türkmen köylerine düzenlediği kimyasal silah saldırıları, bu politikaların en acımasız örneklerinden biridir. Bu saldırılar, yüzlerce masum insanın hayatına mal olurken, binlercesini yerlerinden etti. Rejim, bu insanlık dışı yöntemlerle Türkmen varlığını tamamen silmeyi amaçladı.
2013 sonrası ise DEAŞ terör örgütü, Türkmenlere yönelik saldırıların baş aktörü haline geldi. Türkmen köylerini işgal eden ve sivillere yönelik acımasız katliamlar gerçekleştiren bu terör örgütü, bölgedeki Türk varlığını hedef aldı. Kadın, çocuk ve yaşlı demeden binlerce Türkmeni öldüren DEAŞ, Türkmenlerin topraklarını yağmalayıp köylerini yerle bir etti.
Baas Rejimi ve Terörist Bağlantıları: Abdullah Öcalan ile İşbirliği
Baas rejiminin bir diğer karanlık yönü ise, Abdullah Öcalan ve PKK ile olan yakın işbirliğidir. Esad ailesi, PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ı yıllarca kucaklamış ve Türkiye’ye karşı yönlendirdiği terörist eylemleri desteklemiştir. Beka Vadisi’ndeki bu işbirliği, terörizmi devlet destekli bir strateji haline getirmiş ve bölgedeki Türkler için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturmuştur. Esad ailesi, PKK ve PYD gibi terör örgütlerine verdiği destekle, Türk milletine karşı büyük bir hainlik yapmıştır. Abdullah Öcalan, yıllarca Esad rejiminden aldığı desteği kullanarak Türkiye’ye karşı terörist faaliyetlerde bulunmuş, Türk askerini ve vatandaşlarını hedef almıştır.
Beka Vadisi, Esad ailesinin teröristlere açtığı kucak olarak tarihe geçmiştir. Bu bölge, PKK ve PYD’nin barınak ve lojistik üssü haline gelmiş, Esad rejimi de bu terörist faaliyetlere göz yummuştur. Türk milletinin güvenliği için önemli olan bu tehdit, sadece Türkiye için değil, tüm Türk dünyası için büyük bir tehlike arz etmiştir.
Türk Devleti’nin Kararlılığı: Askeri ve İstihbari Zaferler
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Türkmenlere yönelik bu saldırılara kayıtsız kalmadı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi askeri operasyonlarla bölgedeki DEAŞ ve PKK/YPG unsurları temizlendi. Kahraman Türk askerleri ve MİT’in fedakar mensupları, Türkmenlere yönelik soykırım girişimlerine son vererek bölgede huzuru yeniden sağladı.
İbrahim Murat Gündüz, Türk ordusunun başarısını değerlendirirken, “Türk milletinin kahramanları, mazlumların sesi ve adaletin temsilcisidir. Türkmen kardeşlerimiz, Türkiye’nin gücü sayesinde yeniden güvenle nefes alacaktır” ifadelerini kullandı. Gündüz, Türk milletinin ülkücü kimliğiyle her zaman devletinin ve milletinin yanında olduğunu belirterek, “Biz Türk milliyetçileri olarak her zaman devletimizin emrindeyiz,” diyerek, Türk milletinin gücünü ve kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Büyükelçiliğin Açılması: Stratejik ve Tarihi Bir Hamle
Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, Türkiye’nin bölgedeki mazlum halklara yönelik kararlı desteğinin bir göstergesidir. Bu diplomatik başarı, Türkmenler için de bir güvence anlamına geliyor. Türk devleti, büyükelçiliğin yeniden faaliyete geçmesiyle Türkmenlerin haklarını daha etkili bir şekilde savunma imkanına kavuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın Suriye’nin başkenti Şam’da Emevi Camii’ne giderek namaz kılması, büyük Türk devletinin bölgedeki gücünü ve etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. İbrahim Kalın’ın bu adımı, Türk milletinin sadece askeri değil, manevi gücünün de Suriye’deki dengeleri değiştirmeye yönelik kararlı bir gösterisi olarak kabul edildi. İbrahim Murat Gündüz, Kalın’ın bu eylemiyle ilgili olarak, “Rüzgâr kanatlı atlarıyla geldiler, insanlığa uygarlığı öğrettiler, gök Tanrı’ya inanıyorlardı, doğayı seviyor ve koruyorlardı, töre dedikleri kanunları vardı. Onlara Türk denirdi,” şeklinde anlamlı bir ifade kullandı. Gündüz, Türk milletinin tarihsel gücünü ve kültürel mirasını bir kez daha gözler önüne seren bu eylemin, bölgedeki Türk varlığını pekiştirdiğini belirtti.
Sonuç
Baas rejimi ve DEAŞ terör örgütünün Türkmenlere yönelik uyguladığı insanlık dışı politikalar, Türk milletinin kararlı duruşu sayesinde tarihe karışıyor. Şam’da Türk Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, bu mücadelenin diplomatik sahadaki en büyük zaferlerinden biridir. İbrahim Murat Gündüz’ün de belirttiği gibi, “Türk devleti, mazlumların koruyucusu ve zalimlerin kabusu olmaya devam edecektir. Türkmenlerin sesi, Türk milletinin gücüyle daha gür çıkacak.”