Euro ve Dolar Yeniden Eşitlenir mi? Küresel Piyasalarda Parite Beklentisi Artıyor

Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz indirimleri ve ABD’de yaklaşan başkanlık seçimleri, euro ve doların yeniden eşitlenme ihtimalini gündeme getirdi. Piyasa aktörleri, bu gelişmelerin ışığında paritenin (1:1) sağlanabileceği öngörüsünde bulunuyor. Peki, euro ve dolar neden bu denli yakın bir yarışta ve bu eşitlik küresel piyasalara nasıl yansır?

ECB’nin Faiz İndirimleri ve Doların Gücü

2024 yılı boyunca Avrupa Merkez Bankası, zayıf ekonomik veriler ve durgunluk endişeleri nedeniyle faiz indirimlerine hız verdi. Eylül ayında gerçekleşen üçüncü faiz indirimi, euro üzerindeki baskıyı artırarak, dolar karşısındaki değerini aşağı çekti. ABD tarafında ise Donald Trump’ın ticaret politikaları ve tarifeler konusundaki sert söylemleri doların gücünü korumasına yardımcı oldu.

Euro/dolar paritesi, 25 Eylül 2024 tarihinde 1,1214 seviyesine kadar yükseldikten sonra, yeni haftanın ilk işlem gününde yüzde 0,14 değer kaybederek 1,0852’ye geriledi. Bu düşüş, küresel gelişmelerin parite üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.

Ticaret Savaşları ve Parite Beklentisi

ABD’deki başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte küresel ticaret savaşları riski de yeniden yükseliyor. Donald Trump’ın, tarifeleri doların rezerv para statüsünü korumak için bir araç olarak kullanma kararlılığı, euro üzerinde daha fazla baskı oluşturdu. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde ise bu gelişmelerin Euro Bölgesi ekonomisi için ciddi bir risk teşkil ettiğini belirtti. Bu endişeler, ECB’nin faiz indirimlerine devam edeceği sinyalini verirken, euro da dolar karşısında zayıflamaya devam etti.

Ekonomistler, özellikle JP Morgan ve ING gibi büyük bankalar, yılın geri kalanında doların euro karşısında değer kazanmaya devam edeceğini öngörüyor. Paritenin yeniden sağlanma ihtimali ise giderek daha olası bir senaryo haline geliyor.

Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez’in belirttiği gibi, euro ve doların eşitlenmesi Türkiye için ekonomik açıdan olumsuz sonuçlar doğurabilir. Türkiye’nin ihracat ve turizm gelirlerinin büyük bir kısmı euro ile gerçekleşirken, ithalat ve dış borç ödemelerinin ağırlıklı olarak dolarla yapılması, paritenin Türkiye aleyhine bir tablo oluşturmasına neden olabilir. Bu durum, ithalat maliyetlerini artırarak dış borç yükünü de ağırlaştırabilir.